Elazığ’ın Harput Mahallesi’nde bulunan ve tescilli kültür varlıkları arasında yer alan Arap Baba Türbesi ve Mescidi, Selçuklu döneminin mimari özelliklerini günümüze taşıyan nadide eserlerden biridir. 1279-1280 yıllarında Yusuf İbn Arebişah tarafından inşa edilen bu yapı, IV. Kılıçarslan’ın oğlu III. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine tarihlenmektedir. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan mescit, hem mimari hem de tarihi açıdan büyük önem taşımaktadır.
Selçuklu Mirasının Eşsiz Örneği: Arap Baba Türbesi
Harput Mahallesi’nde bulunan ve tescilli kültür varlıkları arasında yer alan Arap Baba Türbesi ve Mescidi, Selçuklu döneminin mimari özelliklerini günümüze taşıyan nadide eserlerden biridir. 1279-1280 yıllarında Yusuf İbn… pic.twitter.com/bQ4lsKr8IK
— Bülten 23 (@bulten_23) September 24, 2024
İki katlı olarak inşa edilen türbenin alt katında, halk arasında “Arap Baba” olarak bilinen ve bedeni çürümemiş şekilde günümüze ulaşan zatın sandukası yer alırken, üst kat mescit olarak kullanılmaktadır. Kare planlı mescidin iç mekânında Selçuklu dönemine ait firuze, turkuaz ve patlıcan moru renklerinde çiniler dikkat çekmektedir. Yapının taç kapısı, at nalı kemer tarzında olup, Selçuklu mimarisine özgü detaylarla bezenmiştir.
Arap Baba, Selçuklu döneminde önemli bir kumandan ya da velî olarak kabul edilmektedir. Bedeni, çürümemiş halde korunan nadir örneklerden biridir. Tarihi kaynaklara göre, bedeni üzerinde uygulanan teknikler ya da manevi bir güç sayesinde bu durumun gerçekleştiği düşünülmektedir. Türbenin çevresindeki yapılar ve mezarlar, yapının manevi atmosferini zenginleştirirken, Arap Baba’nın “Kılıçla geldim, kalemle gideceğim” sözü, onun hem askerî hem de manevi yönünü vurgulamaktadır.