Prof. Dr. Mehmet Yalnız, glütene karşı herhangi bir hassasiyeti olmayan bireylerin sürekli glütensiz diyet uygulamasının sağlık açısından riskler taşıdığına dikkat çekti: “Kalsiyum gibi hayati besin değerlerinden mahrum kalıyoruz.”
Fırat Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yalnız, son dönemde popüler hale gelen glütensiz diyetlerle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Glütene karşı herhangi bir tıbbi hassasiyet saptanmamış bireylerin uzun süreli glütensiz diyet uygulamasının doğru olmadığını belirten Yalnız, bu durumun bazı temel besin değerlerinin eksikliğine yol açabileceğini söyledi.
Glütenin buğday, arpa ve çavdar gibi temel tahıllarda bulunan bir protein olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yalnız, “Glüten, çölyak hastalığına yol açabilir. Bu hastaların glütensiz beslenmesi şarttır. Ayrıca glüten hassasiyeti olan bireylerde de belirli bir süre diyet gerekebilir. Ancak bu hassasiyet tanı konulmadan kişisel tercihle glütensiz diyete yönelmek doğru değil” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yalnız, glütensiz diyetin sanıldığının aksine herkes için uygun olmadığını vurgulayarak, şu uyarıda bulundu: Bir hekim tarafından glütene karşı herhangi bir hassasiyet tetkiklerle saptanmamışsa, sürekli glütensiz diyetle beslenmek çok doğru değil. Çünkü bu durumda arpa ve buğday gibi temel besin kaynaklarını diyetimizden çıkarmış oluyoruz. Bu da kalsiyum gibi gerekli bazı besin değerlerinden yoksun kalmamıza neden oluyor.
Ayrıca, glütensiz beslenmenin bilinçsiz uygulanması durumunda bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini belirten Yalnız, “Glüten içermeyen karbonhidratlarla aşırı beslenme; kalp hastalıkları, diyabet, obezite, kolesterol ve metabolik sendrom riskini artırabilir” dedi.
Prof. Dr. Yalnız, yalnızca şişkinlik ya da gaz gibi geçici rahatsızlıklar ya da ‘daha sağlıklı beslenme’ düşüncesiyle glütensiz diyeti hayat tarzına dönüştürmenin bilimsel bir dayanağı olmadığını belirtti.