Elazığ’ın Keban ilçesindeki Denizli köyünde bulunan ve “kırk kapılı konak” olarak bilinen 180 yıllık tarihi yapı, hem mimarisi hem de milli mücadelede Atatürk’ün yanında yer alan ilk Elazığ milletvekili Hacı Feyzi Celayir’e ait olmasıyla dikkat çekiyor. Yıkılma tehlikesi altındaki konak, restore edilmeyi bekliyor.
Yukarı Fırat’ın taş ustalığını ve kültürel belleğini yansıtan “kırk kapılı konak”, Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Denizli köyünde zamana direniyor. 1840’lı yıllarda inşa edilen bu tarihi yapı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu meclisinde Elazığ’ı temsil eden ilk milletvekili Hacı Feyzi Celayir’e ait olmasıyla sadece bir mimari yapı değil, aynı zamanda milli mücadelenin sessiz bir tanığı.
Konak, 1950 yılından bu yana Yıldırım ailesi tarafından kullanılmakta. Bugün yalnızca bir bölümü ayakta kalan yapı, ciddi bir restorasyon ihtiyacı içinde. Sahiplerinden Rühiser Yıldırım, “Babam bu konağı 1950’de satın almış. O zamandan beri ailemiz burada yaşıyor. İki bölümü yıkıldı, bir bölümü kaldı. O da yıkılmaya yüz tuttu. Annemle ben yaşıyoruz. Kırk kapılı konak diye anılıyor burada,” ifadeleriyle konağın geçirdiği süreci anlattı.
Milli Mücadelenin Sessiz Tanığı
Konağın geçmişi yalnızca mimari değil, siyasi ve tarihi anlamda da büyük önem taşıyor. Araştırmacı yazar Aygün Çam, yapının değerini şu sözlerle aktardı:
“Bu konak, yukarı Fırat mimarisinin son örneklerinden biri. Sahibi olan Hacı Feyzi Celayir, Elazığ’ın ilk milletvekili. 1849’da burada doğmuş, 1940’a kadar bu köyde yaşamış. Milli mücadele döneminde Atatürk’ün yanında yer almış, Erzurum Kongresi’ne Ma’mûretü’l-Azîz delegesi olarak katılmış, ardından 1920’de TBMM’ye Elazığ mebusu olarak girmiştir. Onun mirası olan bu yapı korunmayı fazlasıyla hak ediyor.”
Çam, ayrıca konağın Kültürel Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü tarafından tescillenip mimari özelliklerine uygun şekilde restore edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Unutulmadan Korunmalı
Elazığ’ın kültürel ve tarihi mirasının önemli bir parçası olan kırk kapılı konak, bölge mimarisini ve tarihini geleceğe taşıyabilecek nadide örneklerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak şu anki haliyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Yerel halk ve uzmanlar, konağın kamusal destekle restore edilerek hem Elazığ’a hem de Türkiye tarihine kazandırılmasını istiyor.